2.1. Peygamber Mescidi ve Sosyal İşlevi
Hz. Peygamber (s.a.v.), Medine’ye ulaştığında ikamet edeceği bir evi yoktu. Medineli müminler, onu evlerinde
misafir etmek için âdeta yarışıyorlardı. Peygamberimiz (s.a.v.), kimseyi gücendirmemek için devesinin
durduğu yere misafir olacağını söyledi. Resulullah’ın (s.a.v.) Kusva adındaki devesi önce boş bir arsaya çöktü,
sonra da oradan kalkıp Halid b. Zeyd el-Ensârî, bilinen diğer meşhur adıyla Ebu Eyyub el-Ensarî (r.a.) adlı sahabinin
evinin önüne oturdu. Arsanın iki yetime ait olduğunu öğrenen Allah Resulü (s.a.v.), parasını onlara ödeyip
burayı satın aldı. Arsaya bir mescit yapılmasına karar verildi. Hemen mescidin yapımına başlandı. Medineli
ve Mekkeli Müslümanlar el birliğiyle mescidin yapımında çalıştılar. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) de Mescid-i
Nebi’nin inşasında bizzat çalıştı, kerpiç ve toprak taşıdı. Yaklaşık yedi ay süren çalışmalar sonucunda mescidin
yapımı tamamlandı. Mescid-i Nebi’nin bitişiğine, Resulullah (s.a.v.) ve ailesinin kalması için de odalar eklendi.Mescid-i Nebi, esas itibarıyla inananların toplanıp ibadet yapması amacıyla inşa edilmişti. Nitekim Müslümanlar,
günde beş vakit bu kutsal mekânda bir araya geliyorlar, Allah Resulü’nün (s.a.v.) arkasında saf tutupnamaz kılıyorlardı. Peygamberimiz’in (s.a.v.) mescidi, ibadethane olmasının yanında başka birçok işleve de sahipti.
Müminler, çok önemli bir mazeretleri olmadıkça namazlarını mutlaka Mescid-i Nebi’de kılmaya önem veriyorlardı.
Mescid-i Nebi, yeni oluşmaya başlayan İslam toplumunun tanışıp kaynaşmasında da önemli bir işleve
sahipti. Müminler, camiye gelmeyen biri olduğunda hemen bunun sebebini araştırıyorlar, namaza gelmeyen kişi
hastaysa ya da başka bir sıkıntısı varsa onun sıkıntısını paylaşıyorlardı. Yardıma muhtaç olanları burada belirliyor,
ona el birliğiyle yardım ediyorlardı.
Hz. Muhammed (s.a.v.) peygamber olmasının yanı sıra aynı zamanda bir devlet başkanı ve Müslümanların
lideriydi. Buna bağlı olarak Mescid-i Nebi, aynı zamanda devletin de merkezi durumundaydı. Devleti ve Müslüman
toplumu ilgilendiren önemli kararlar burada istişare edilir ve sonuca bağlanırdı. Anlaşmazlıklar burada
çözülür, adli davalar burada sonuçlandırılırdı. Mescid-i Nebi, Ashab-ı Suffe başta olmak üzere bazı müminler için
barınma yeri, Allah Resulü’nü (s.a.v.) ziyarete gelenlerin kaldığı bir misafirhane, sosyal yardımların dağıtıldığı bir
müessese işlevlerini de üstleniyordu. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), çeşitli Arap kabilelerine mensup elçi heyetlerini
burada “üstüvânetü’l-vüfûd” (Elçiler Sütunu) denilen sütunun önünde kabul etmiş, bazı heyetleri mescidin
içerisinde kurulan çadırlarda ağırlamıştır. Hz. Peygamber (s.a.v.) zamanında Mescid-i Nebi’de Eslem kabilesinden
Rufeyde el-Ensâriyye adındaki kadın için bir çadır kurulmuş, Rufeyde burada yaralı ve hastaları tedavi etmişti.
Mescid-i Nebi’de bulunan bir oda da beytülmâl yani devlet hazinesi olarak kullanılmaktaydı. (1) Bütün bunlar,
İslam’ın ilk zamanlarında Mescid-i Nebi’nin toplumsal açıdan çok önemli işlevleri olduğunu ortaya koymaktadır