3. Hudeybiye Antlaşması ve Mekke’nin Fethi

Mekkeli müşrikler ne yaptılarsa İslam dininin yayılmasını engelleyememişlerdi. Yaptıkları akıl almaz baskı ve
işkencelere rağmen Müslüman olanları dinlerinden, inançlarından vazgeçirememişlerdi. Üstelik Müslümanların
Mekke’den hicret etmelerine de engel olamamışlardı. Bu, onlar için büyük sorunlara yol açabilecek tehlikeli
bir gelişmeydi. Çünkü Medine, Mekkelilerin Şam ticaret yolu üzerindeydi. Buranın Müslümanların eline geçmesi,
Mekkelilerin ticaret güvenliği için tehlikeydi. Ayrıca İslamiyetin Medine’de yayılması, Müslümanların güçlenmesi
müşriklerin varlığı için büyük bir tehdit oluşturacaktı. Bütün bu nedenlerle Mekkeli müşrikler, İslam’ı ve
Müslümanları yok etmeyi planlıyorlardı.
Mekkeli müşrikler, 624 yılında yaklaşık 1.000 kişilik bir ordu hazırlayıp Medine’ye doğru harekete geçtiler.
Müslümanlar da 300 kadar kişiyle onları Bedir mevkiinde karşıladılar. Burada yapılan savaş Müslümanlar lehine
sonuçlandı. Müşriklerden 70 kişi öldürüldü, 70 kişi de esir alındı. Müslümanlar ise 14 şehit verdiler. Bu savaş,
Müslümanların kazandığı ilk büyük askerî başarı oldu. Ayrıca Bedir zaferi, Müslümanların siyasi bir güç olduğunu
kanıtladı. Bu savaş, Müslümanların kendine daha çok güvenmelerini de sağladı.
Bedir’de yenilgiye uğrayan Mekkeli müşrikler, İslam’ı yok etme amaçlarından vazgeçmediler. Hem bu amaçlarını
gerçekleştirmek hem de Bedir yenilgisinin intikamını almak için 625 yılında yaklaşık 3.000 kişilik bir orduyla
Medine’ye doğru harekete geçtiler. Bunu haber alan Peygamber Efendimiz (s.a.v.), savaşta izlenecek yöntem
hakkında ashabıyla görüş alışverişinde bulundu. Allah Resulü (s.a.v.) ve bazı sahabiler, şehirde kalıp savunma
savaşı yapmaktan yanaydılar. Ancak özellikle Bedir Savaşı’na katılmayan gençlerin de aralarında olduğu çoğunluk,
düşmanı dışarıda karşılayıp meydan savaşı yapılması fikrini savundu. Hz. Peygamber (s.a.v.) kendi fikrini
değil, çoğunluğun görüşünü uyguladı.
Hz. Peygamber (s.a.v.), düşmanı şehir dışında karşılamak için yaklaşık 1.000 kişilik bir kuvvetle Uhud
mevkiine geldi. Daha sonra münafıklar ayrılınca bu sayı 700’e kadar düştü. Resulullah (s.a.v.), Uhud Dağı’nın
stratejik noktasında bulunan Ayneyn geçidine 50 kişilik okçu birliği yerleştirdi. Onlara, ne olursa olsunkendisinin talimatı olmadan kesinlikle yerlerinden
ayrılmamalarını sıkı sıkıya tembihledi. Savaş, önce
Müslümanların lehine devam etti. Müslümanlar,
nasıl olsa savaşı kazandık, düşüncesine kapıldılar.
Bu düşünce içerisinde olan Ayneyn geçidindeki
okçuların da tamamına yakın bir kısmı yerlerini terk
etti. Bunu gören Halid b. Velid komutasında bir
grup müşrik askeri, Müslümanlara arkadan saldırdı.
İslam ordusu panik içinde dağılmaya başladı.
Bu esnada Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) de
yaralandı. Efendimiz’in (s.a.v.) mübarek dişi kırıldı,
yüzü kanlar içinde kaldı. Savaşı kazandığını düşünen Mekkeli müşrikler savaş meydanından ayrıldılar. Ancak
daha sonra tekrar toparlanan Müslümanlar, Mekkelilerin peşinden gittilerse de müşrikler tekrar savaşmaya
cesaret edemediler. Uhud Savaşı’nda, aralarında Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) amcası Hz. Hamza’nın (r.a.) da
bulunduğu 70 kadar Müslüman şehit oldu.


 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol